hamdi koç'un 2013 yılında yayınlanan, en kalın ve en sevdiğim romanıdır.
Bu kalınlık başta size ürkünç gelebilir. Lakin mesut'un esprili, samimi diline kendinizi bir kez kaptırdığınızda kitabın ne zaman bittiğini anlamıyorsunuz. O kadar şeker, o kadar samimi, o kadar bizden ve bir o kadar yalnız ki...
borgesvaari bir başlangıça sahip olduğunu düşünüyorum. uzun bir yokuş. kimi okuyucuyu yoran, kimisine eğlenceli gelen bir yolculuk ile başlıyor kitap. lakin daha sonra da bir açılıyor, pir açılıyor... 60 larda geçen bir dönem romanı olduğunu belirtmeden edemeyeceğim.
roman severlere şiddetle tavsiye edilir.
kapak yazısı:
"küçük ve yalnız" olduğunu sanan bir kahramanın "büyük ve kanlı" bir geçmişe yaptığı yolculuk…
amcam ölünce ilk bana haber verdiler. inanmadım. olmaz öyle şey, dedim. oldu valla, dediler, amcan öldü. ya tabii ki ölmüştür, ayrı konu, ama ilk bana haber verdiğinize inanmıyorum, dedim. inan, dediler, ilk sana haber verdik. sustum ve benimle konuşan nefesin arkasındaki boşluğu dinledim. yalan olsa bir hışırtısı, bir kıpırtısı, bir şeysi mutlaka duyulurdu. doğru söylüyorlardı. cidden amcam ölmüştü ve ilk bana haber veriyorlardı. çok duygulandım. hayatımda ilk kez bir konuda ilk akla gelen isim oluyordum. peki, dedim, teşekkür ederim. gururum okşandı. bunu hiç unutmayacağım. ayrıca hepimizin başı sağ olsun. ölenle ölünmez. allah geride kalanlara sabır filan. ben müsaadenizle gidip biraz ağlayayım.
iyi geceler.
telefonu kapattım.
çıplak ve yalnız son sayfasına dek elinizden bırakamayacağınız sarsıcı bir roman.